Ana içeriğe atla

ÇOCUĞUNUZA MATEMATİĞİ SEVDİRİN

Matematik sadece çocukların değil, biz yetişkinlerin de çoğunun sevemediği ya da zor bulduğu bir kavram. Okul yaşamında da en çok sıkıntı yaratan derslerin başında geliyor. Bu önemli ama bir o kadar zor konuya çocuğunuzu okul öncesi hatta bebeklik döneminden itibaren hazırlamanız ve matematiği sevmesinde pay sahibi olmanız mümkün. Okul öncesi dönemde matematik kavramının nasıl geliştiğini, alıştırma ve oyunları ve kaynak olarak kullanabiliceğiniz kitapları bu yazıda bulabilirsiniz.

OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞU VE MATEMATİK
Çocuğun matematik kavramını nasıl algıladığı, matematik kavramının ne zamandan itibaren öğrenilmeye başladığı ve matematik zekâsının gelişimi için sağlanabilecek destekler hakkında bilgileri Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Anahilim Dalı’ndan Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı Neslihan Avcı ve Hale Dere veriyor..

Matematikle tanışma doğumla başlamaktadır. Bebeklikte nesne devamlılığının kazanılmaya ve basit düzeyde neden-sonuç ilişkilerinin anlaşılmaya başlaması matematik gelişiminde temel kabul edilmektedir. Yaşla birlikte deneyimlerin ve diğer alanlardaki yeterliliklerin artması matematik gelişiminde yeni aşamaları oluşturmaktadır. Okulöncesi dönemi tamamladığında çocuk, okul matematiği için gerekli olan birçok temel matematiksel beceriyi kazanmış olacaktır. Okul öncesi dönemde çocuklar problem çözme, sonuç çıkarma, bağlantılar kurma ve matematik dilini kullanmayı içeren matematiksel düşünceyi geliştirebilir, şekil, sayı ve işlemler, ölçüm ile mekanda konum becerilerini temel düzeyde kazanabilir. Ayrıca basit veri toplama ve değerlendirmeyi içeren grafikler hazırlayabilir. Okul öncesi çocuklarının tüm bu becerileri kazanabilmesi uygun planlama, malzeme ve stratejilerin kullanılmasına ve matematiğe günlük yaşamın bir parçası olarak bakılarak günlük yaşamda etkin yer verilmesine bağlıdır.

Okul öncesi çocukları bazı yaygın kanıların aksine çok erken dönemde matematikle tanışmakta, matematiksel kavram ve becerileri sergileyebilmektedir. Özellikle bebeklikten itibaren sağlanan zengin uyarıcı ortam beyin gelişimini desteklemekte, bu sayede beceri gelişimi uyarıcı ortam sağlanmayan bebek ve çocuklara oranla daha erken olmaktadır.

MATEMATİKSEL KAVRAMLARIN GELİŞİMİ

Matematiksel kavramların temeli bebeklikte atılmaktadır. Bebekler çevrelerini izleyerek, dokunarak, koklayarak, tadarak ve sesleri işiterek çevrelerine ilişkin her şeyi doğal bir merakla öğrenmek istemektedir. Büyüklük, ağırlık, şekil, zaman ve mekanla ilgili pek çok bilginin temeli bebeklikte atılmaktadır. Çocukların keşfetme ve denemeler yapma isteği bebekliği izleyen yıllarda da artarak devam etmektedir. İki yaşından sonra çocuğun yeni durumlarla başa çıkma, sorunlara uygun çözüm yolunu bulma konusundaki yeterliliği gelişmektedir. Sorunları çözümlemek için veri toplama ve topladığı verileri organize etme görülmeye başlar. Bu kapsamda çocuk gözlem yapma, kaydetme, sayısal işlemler ve organizasyonla ilgili becerilerini arttırmaktadır.

Bebeklikte nesne devamlılığının kazanılmaya başlaması kavram gelişiminde, dolayısıyla matematiksel kavramların kazanılmasında önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Yine bu dönemde neden-sonuç ilişkilerinin temel olarak başladığı görülmektedir. Bir yaş civarındaki çocuklara görsel uyarım sunulduğunda nesne setlerinin azlık-çokluğunu ayırt edebildikleri
görülebilir.

1-2 YAŞINDA EŞLEŞTİRME YAPABİLİRLER

Matematik kavramlarına temel oluşturabilecek eşleştirme davranışını çocuklar 1-2 yaş civarında gösterebilmektedir. Bu dönemde çocuklar üç nesne arasından aynı olan ikisini eşleştirebilmektedir. Eşleştirme becerisi yaşla birlikte daha karmaşık eşleştirmelere doğru gelişmektedir. Üç-dört yaşındaki çocuklar geometrik şekilleri eşleştirebilmektedir. İki-üç yaş civarında büyük-küçük, üç yaşa doğru ise uzun-kısa tanıyıp ayırt edilebilmektedir.

Gruplama becerisinin temelleri 1-1.5 yaş civarında görülmektedir. Bu dönemde bebeklerde nesneleri algısal benzerliklerine gruplamaya başlama görülebilmektedir. 2-3 yaş civarında konuya ve temel sınıfsal ilişkilere göre gruplama yapabilir. Örneğin bir panteri ve bir ev kedisini "kedi" sınıfında isimlendirebilir. Yaşın ve deneyimlerin artması ile gruplama becerisi daha üst seviyede ve sınıfsal özelliklere uygun şekilde gerçekleştirilebilmektedir.

Çocuklar iki yaş civarında sayısal terimleri sıklıkla kullanmaktadır.Ancak bu, sayıları gerçekten anladıkları anlamına gelmemektedir. Piaget'e göre sayıları gerçek anlamda anlama somut işlemler döneminde gerçekleşmekte, işlem öncesi dönemde henüz sayı korunumunda başarılı olunamamaktadır. Ancak pek çok araştırmacı Piaget'nin bu görüşlerine katılmamaktadır. Örneğin iki yaş çocuklarıyla yapılan bir çalışmada; iki resim göstererek "bana üç balığı göster" dendiğinde çocuklar doğru resmi işaret etmiştir.

Üç-dört yaşlarında çocuklar bire bir eşleme yapabilmektedir. Başlangıçta "bir sana bir bana" gibi ikili, dört yaşından sonra ise daha ileri düzeyde bire bir eşleme yapılmaktadır. Örneğin dört yaşındaki çocuklara altı bebek ve beş yüzük gösterilerek "altı bebek var, her bebek için bir yüzük var mı?" diye sorulduğunda çoğu "Hayır, altı bebek ve beş yüzük var" cevabını vermişlerdir.

4-5 YAŞINDA BİRDEN ONA KADAR SAYABİLİR
Çocuklar 4-5 yaşlarında birden ona kadar ezbere sayabilir, bir beş arası rakamları tanıyıp-isimlendirebilir. Beş-altı yaşlarında çocuklar birden yirmiye kadar anlamlarını bilerek sayabilmekte ve bir grup nesneyi tek tek sayarak kaç tane olduğunu söyleyebilmektedir. Birle on arasındaki rakamları sıraya dizebilmekte ve tanıyıp-isimlendirebilmektedir. Bir grup nesneyi büyüklüğüne göre sıralayabilir. Sıra sayılarını öğrenebilir. Yarım ve bütünü gösterir, bir grup nesneyi ikişerli, üçerli gruplara ayırabilir. Küçük sayılar içinde toplama-çıkarma yapabilir. En az, en çok, birkaçı, birçoğu, hepsi, hiçbiri gibi nicelikle ilgili terimlerin anlamlarını bilir. Okul öncesi yıllarda konuşmaya başlamayla birlikte matematik dilini kullanma başlamaktadır. Matematik dilinin kullanımı taklidi kullanımdan anlamını bilerek kullanmaya doğru gelişmektedir.

ŞEKİL (GEOMETRİ) BİLİNCİ OYUNLA BAŞLIYOR
Bebek doğduğundan itibaren çeşitli şekillerle karşı karşıyadır. Şekil ve büyüklüğün algılanması erken yaşta başlamaktadır. Bebeğin oyunlarının çoğunu şekil bilgisi oluşturmaktadır. Bebekler elleri ve ağızlarıyla şekil bilgisi edinmekte, nesnelerin şekilleri hakkında deneyim kazanmaktadır. Geometrik düşüncenin gelişimi oyunla başlamaktadır.

Okulöncesi çocukları genellikle "0 derecesi"nde (göz önünde canlandırma seviyesinde) şekil bilgisine sahiptir. Geometrik şekilleri daha çok bir bütün olarak tanıma ve adlandırma düzeyindedirler. Şekillerin özelliklerini analiz edemezler. Okul öncesi çocuğu için kare kareye benzediği için kare, daire yuvarlak olduğu için dairedir.

İşlem öncesi dönemin sonlarına doğru çocuklar temel geometrik şekillerin isimlerini öğrenmektedir. Şekilleri tanıma çizmeden daha önce gelişmektedir. Bu dönemde çocuklar daire, kare ve üçgeni, daha sonra dikdörtgen ve elipsi öğrenebilir. Ancak bazı şekilleri birbirine karıştırabilir.

SAYI ALGISI
Sayılarla ilgili ilk deneyimler büyük ölçüde çocuğun algısal gelişimine ve somut nesnelerle deneyimlerine dayanan miktarla ilgili deneyimlerdir. Yapılan araştırmalar bebek ve küçük çocukların sayısal farklılıklara odaklanabildiğini göstermektedir. Çocuklarda sayı gelişimi sayısal farklılıklara dikkat etme, çok ve azı ayırt etme, yetişkini taklit ederek sayma, ezbere gelişigüzel sayma, ezbere ritmik sayma, sayma ile ilgili kuralları öğrenme, nesnelerle sayı sözcüklerini eşleyerek sayma şeklinde olmaktadır. Daha sonra bir grup nesneyi sayarak kaç tane olduğunu söyleme başarılmaktadır.

Uyarı: Okul öncesi dönemde sayısal karşılaştırmalar yaparken algısal ipuçlarını kullanması çocuğun sayı korunumu açısından yanılgıya düşmesine neden olabilmektedir. Bu yüzden karşılaştırmaların bire bir eşlemeler ve somut ipuçları ile yapılmasına özen gösterilmeli, çocuk belli bir sayıdaki nesnenin kapladığı alan değiştiğinde miktarının değişmeyeceğine ikna edilmelidir.

İŞLEM KAVRAMI
İşlem kavramının gelişimi, sayma becerisinin kazanılmasıyla paraleldir. Toplama ve çıkarma işlemleri başarılmadan önce 10'a kadar sayma, sayısı 1'den 10'a kadar olan nesne gruplarını sıralama, 10'a kadar sayı isimleriyle sayıları ilişkilendirme ve sayı korunumunun kazanılmış olması gerekmektedir. Ayrıca parça-bütün ilişkisi, bire bir eşleme, bütünün parçalardan büyük olduğu düşüncesinin gelişmesi, özellikle çıkarma işlemi için ise tersine dönüştürülebilirliğin kazanılması gereklidir.

Çocuklar toplama becerisinin başlangıcında önce bir boncuğa bir tane daha eklenildiğinde sonucun iki olduğunu görebilir ve bunu ifade edebilir. Çıkarma işleminde de benzer şekilde üç boncuktan biri alındığında iki boncuk kaldığını görebilir.

Okulöncesi çocuklarına toplama ve çıkarma öğretmede üç önemli nokta dikkate alınmalıdır. Birincisi çıkarma toplamadan daha zor bir beceridir bu nedenle daha sonraya bırakılmalıdır. İkinci olarak toplama ve çıkarmaya küçük sayılar içerisinde başlanmalıdır. Sonuncu olarak, çocuğa somut yaşantılar ve başlangıçta gerçek nesneler sunulmalıdır. Gerçek nesnelerle başarıldığında nesne resimleriyle devam edilmeli, doğrudan sayı sembolleriyle veya zihinden toplama ve çıkarma çalışılmamalıdır.

ÖLÇÜM YAPMA
Çocuklar bebeklikten itibaren ölçüm kavramıyla iç içedir. Hacim, ağırlık, uzunluk, sıcaklık gibi kavramlar günlük yaşam içinde kullanılarak öğrenilmektedir. Ölçüm kavramının gelişiminde beş aşama mevcuttur. Birinci aşama oyun aşamasıdır. Bu aşamada çocuk daha büyük çocukları ve yetişkinleri taklit etmektedir. Cetveller, ölçme kapları, ölçüm kaşıkları v.b. gibi yetişkinleri kullanırken gördüğü araçlarla oyun oynar. Doğumla başlayıp duyu-motor dönem boyunca hatta işlem öncesi dönemin bir kısmında devam eder. İkinci aşamada karşılaştırmalar yapar. Çocuk daima daha büyük-daha küçük, daha ağır-daha hafif, uzun-kısa, daha sıcak-daha soğuk şeklinde karşılaştırmalar yapmaktadır. Çocuklar üçüncü aşamada standart olmayan ölçü araçları ve birimler kullanmaktadır. Bardaklar, fincanlar, artık kutular, adım, karış, parmak, ip v.b. gibi birimlerle ölçümler yapar. Örneğin bir süt kutusunu doldurmak için kaç fincan kum gerektiğini, masanın uzun kenarının kaç karış ettiğini deneyerek bulmaya çalışır. Bu dönem 5-7 yaş civarında görülmektedir. Ölçümlerde standart olmayan araçlar ve birimleri kullanma çocuğu standart birimleri anlama ve öğrenme gereksinimi duymaya sevkedecektir.

Somut işlemler dönemine girdiğinde çocuk standart ölçüm araçlarının gerekliliğini görmeye başlayacaktır. Ortak ölçü birimlerinin herkes tarafından anlaşılabileceğini ve herkes için aynı anlama geldiğini görebilecektir. Ölçüm gelişiminde son aşama standart ölçüm birimlerinin kullanılmaya başlamasıdır. Santimetre, metre, litre, kilo, gram, derece gibi ölçüm birimleriyle ölçümler yapabilmektedir.

ZAMAN KAVRAMI
Zaman kavramının gelişimi de okul öncesi yıllarda başlamaktadır. Okul öncesi çocuğu zamanın üç yönüyle ilgilidir. İlk olarak, kendi geçmişi, şu anı ve geleceğini içeren kişisel boyutu. Örneğin, çocukların cümlelerinde "bebekken", "dün akşam", "eve gidince" gibi zaman ifadeleri sıkça görülmektedir. İkincisi, çocuğun dahil olduğu sosyal etkinliklerin süre ve sırasının farkında olmasını içeren sosyal etkinlikler boyutudur. Çocuklar tahmin edilebilir bir sıra izleyen etkinliklerin sırasını öğrenebilir. Bu nedenle, katı bir yaklaşım izlememekle birlikte, okul öncesi etkinliklerinin tahmin edilebilir bir sırasının olması çocuğun zaman gelişimi açısından önem taşımaktadır. Üçüncü zaman boyutu ise, saatler ve takvimlerin gösterdiği zamanı öğrenmeyi içerir ki gerçek anlamda somut işlemler döneminden önce kazanılması mümkün değildir. Bununla birlikte, dakika, saat, gün, hafta, ay gibi zaman dilimlerini içeren dili öğrenebilirler. Ayrıca zaman araçlarının isimlerini öğrenip, görünce tanıyabilirler.

MEKANDA KONUM
Mekanda konum ya da uzaysal algılama; yer, mesafe ve nesneler arasındaki yön ilişkilerini sözel olarak tanımlama ve uzayı direkt olarak algılama temeline dayanır. Uzaysal algı kavramı, nesneler arası mesafe, nesneler arası ilişkiler ve kişinin vücudunun yönünü içermektedir. Çocuklarda mekanın algılanması çok erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Uzaysal algının temelleri yenidoğandaki nesneye gözle odaklanma, hareket eden nesneyi takip ve daha sonra bedenini hareket ettirerek nesneyi takip becerileriyle atılmaktadır. Mekana gerçek anlamda hakimiyet ise yürümeye başlamayla olmaktadır. Dört yaşından sonra açık-kapalı, içinde-dışında gibi konumlar ile çevredeki nesnelerin değişen şekil ve boyutları algılanmaya başlamaktadır. Altında, üstünde, önünde, yanında, arkasında, arasında, yakında, uzakta gibi mekansal ilişkiler okul öncesi yılları boyunca kazanılmaktadır.

BASİT VERİ TOPLAMA VE DEĞERLENDİRME
Okul öncesi çocukları somut yaşantılar sağlanırsa bilimsel süreçleri kullanarak veri toplayıp nesneler, resimler ve grafiklerle sonuçlarını gösterebilmektedir. Örneğin sınıfta yetiştirilen bitkinin büyüme grafiğini hazırlama, hava grafiği hazırlama gibi etkinlikler okulöncesi çocukları için güç değildir.

Sonuç olarak, okulöncesi çocukları uygun planlamalar, malzeme ve stratejiler kullanılarak okul matematiği için temel olan birçok matematiksel beceriyi kazanabilmektedir. Okul öncesi eğitimcilerin ve ailelerin olumlu ve destekleyici tutumları bu becerilerin nitelikli olarak kazandırılabilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.




Matematik Öğretmeni Ömer Karaman:
ÇOCUĞUMUZA MATEMATİĞİ NASIL SEVDİREBİLİRİZ?

Yaşı kaç olursa olsun bir bireyin matematiği sevmesi onu bilmesi ile ilgilidir. Çocuğumuz matematiği öğrenirse sevecektir. Aksi halde sevmeyecek ve öğrenene kadar hem bizim için hem de onun için sıkıntılı bir süreç olacaktır.
          
Dikkat edilirse öğretmenini çok seven öğrenciler daha başarılıdır ve bu öğrencilerin matematik bilgileri de iyidir. Çünkü bu tarz öğrenciler öğretmenini sevdikleri için sınıfta bire bir takip edip söylediği her şeyi yapmaya çalışırlar. Bu şekilde çaba harcarken de ister istemez matematiği öğrenirler.

Çarpım tablosunu ezberleyen çocuklar matematiği çok severler. Çünkü çarpım tablosu ezbere bilmeden çarpma ve bölmede problem yaşanacaktır. Bu ezber sağlandıktan sonra çocuk özgüvenini tekrar kazanacak ya da kendisine olan güveni artacaktır.

Okul matematik notu iyi olan öğrenciler matematiği çok severler. Çünkü matematiği öğrenmiş dolayısı ile onunla ilgili korkuları bitmiştir.

SEVMESİ İÇİN ÖĞRENMESİ GEREKİR
Örneklerde de görüldüğü gibi çocuğa matematiği sevdirmek için öğretmek gereklidir.
Yine de ailelerimiz ve öğretmenlerimiz öğretmenin önemi yerine bazı şeylere daha fazla önem vermektedirler. Mesela şarkılarla sevdirmeye çalışmak, oyunlarla sevdirmeye çalışmak, ödüllendirmeler yaparak sevdirmeye çalışmak… Liste uzatılabilir. Peki biz matematiği oyun, şarkı vb. haline getirdik, ama daha sonra öğrenci sınıfına göre ciddi bir matematik problemi ile karşılaştı. Sonuç ne olacak? Bence bu tür yöntemlerin etkisi çok azdır. Esas belirleyici durum konuyu öğrenmesini sağlamaktır. Diğer yollar bize ve çocuğumuza zaman kaybettirir.

ÇOCUĞUMUZA MATEMATİĞİ NASIL ÖĞRETEBİLİRİZ?

Burada çok kritik faktörler vardır. Her anne ve babanın profesyonel öğretici olması beklenemez. Bu yüzden herkesin kullanabileceği çok basit fikirler vereceğim. Aslında işin özü şudur. Matematik ya da herhangi bir dersin öğreniminde 3 temel faktör vardır. Bunlar öğrencinin bilgi seviyesi, zeka seviyesi ve o andaki psikolojik durumudur. Bu 3 faktör çok iyi analiz edildikten sonra öğrenciye özel bir anlatım tekniği geliştirilerek buna göre eğitim verilirse öğrenci matematiği çok iyi derecede öğrenecektir.

Bu 3 faktör nasıl analiz edilir ve buna göre öğretim tekniği nasıl geliştirilebilir? Bu konuyla ilgili birkaç cilt kitap yazabilirim, çok detaylı ve profesyonellik gerektiren bir iş olduğu için bahsetmeye gerek görmüyorum.

EMPATİ KURALIM
Çocuğumuza matematik anlatırken ya da çözemediği bir soruyu çözmesine yardım ederken kendimizi onun yerine koymaya çalışalım. Onun bilgi seviyesinde olduğumuzu düşünelim. Onun yaşında olduğumuzu düşünelim. Mesela konu bizim çocuğumuza anlatıldığı gibi bize anlatılsaydı biz anlayabilir miydik?
   
SOMUT ÖRNEKLER VERİN
Başka işe yarayan bir yol ise somut örnekler vermektir. Verilen somut örnekler hem öğrencinin dikkatini çeker hem de kalıcı olur. Mesela öğrencimiz Duru olsun. Duru’ya şu soruyu sorduğumuzu düşünelim. Ahmet tanesi 2 liradan 3 tane naneli şeker alıp kasaya 10 TL vermiştir. Kaç lira para üstü alması gerekecektir? (Duru eğer matematikte biraz sıkıntı çekiyorsa hemen şöyle düşünecektir. Bana ne Ahmet’ten ve naneli şekerinden. Çocuk naneli şeker alıyor hesabını yapmak bana düşüyor... Off yaaa) Halbuki bunun yerine şöyle sorulsaydı çözmek için daha gayretli olacaktı: Duru’nun 10 lirası vardır.Marketten tanesi 2 liradan 3 tane çilekli gofret alırsa kaç lirası kalır? (Çilekli gofreti sevdiğini kabul ederek yazdım soruyu.) Yani öğrencimiz kendisini sorunun içinde hissetmelidir.



OYUNLARLA MATEMATİK DAHA EĞLENCELİ

2-3 yaş için oyunlar:
ŞEKİLLERİ SINIFLANDIRIN
Çocuklar şekilleri fark etmekte oldukça ustadırlar. Ona bir elmayı, kutuyu ya da simidi gösterdiğiniz zaman, bunların şekli mutlaka dikkatini çeker. Ya da evin çeşitli bölümlerinden örnekler verebilir (top, düğme, kapı kolu gibi) ve ertesi gün bu objelerin nasıl şekiller olduğunu (kare, dikdörtgen, üçgen) çocuğunuzla birlikte tekrarlayabilirsiniz. Bunları çocuğunuza öğretirken önce basit geometrik şekilleri birbirinden ayırın.

SİZİ TAKLİT ETSİN
İki kere el çırpın, bir kere adını söyleyin, 3 kere zıplayın. Ve çocuğunuzdan bunları yapmasını isteyin. Yaparken sayın. Böylece tekrar aynı oyunu oynadığınızda bir sonraki adımı çocuğunuzun söyleme ihtimali çok yüksek olacak.

4-5 yaş için oyunlar:
KUM HAVUZU PROBLEMİ

Ölçü kaplarını parkın kum havuzuna götürün. Yarım kapları kumla doldurun ve ona tam kabı doldurmak için kaç tane yarım kap kullanması gerektiğini sorun. İki yarım kabın nasıl tam bir kap ettiğini anlatın ve üçte bir ve çeyrek kapların tam bir kabı kaç kerede doldurduğunu keşfetmesine izin verin. Su işleri. Banyo vakti çocuğunuza farklı boyutlarda kaplar verin. Çocuğunuzdan, daha büyük bir kaptan daha küçük bir kaba su aktarmasını isteyin ve “Hepsi sığdı mı? Sence neden sığmadı?” gibi sorular sorun.

OYUNCAK HAYVAN TRENİ
Evdeki sandalyeleri tren gibi sıralayın. Biletler hazırlayarak çocuğunuzun oyuncak bebeklerine ve hayvanlarına bilet kesin. Sonra da çocuğunuzdan oyuncaklarını küçükten büyüğe dizmesini isteyin.

ZAMAN TÜNELİ
Bir kutu oyuncağı ne kadar sürede topladığını görmek onu heyecanlandıracaktır. Siz kronometre ile onu motive edin ve herhangi bir eylemi belli bir süre içinde yaptığında onu tebrik edin.

TEMİZLİK TAKIMI
Çocuğunuzdan aynı boyutta iki sepete oyuncaklarını doldurmasını ve sepetleri banyodaki tartıya taşımasını isteyin. Ona, ‘Taşırken hangisi daha ağırdı? Hadi bulalım” diyerek, sepetleri tartın. Tartının üzerindeki sayılan ona gösterin ve hangisinin daha büyük olduğunu ve bunun ne demek olduğunu ona açıklayın.

BİR DİLİM HAYAT
Çocuğunuzun sıradan bir gününü dijital makine ile fotoğraflayın. Yataktan kalkarken, kahvaltısını yaparken, oyun oynarken, yemeğini yerken vs. Ertesi gün birkaç fotoğrafın sırasını değiştirerek çocuğunuza gösterin ve fotoğrafları sırasına göre dizmesini isteyin. “Bu senin dünkü günün… Bu fotoğrafları oluş sırasına göre dizmeme yardım eder misin? Dün İlk olarak ne yaptın? Daha sonra?”

6-7 yaş için oyunlar
YILAN YARIŞLARI:

Çocuğunuz ve kendiniz için bir top oyun hamuru alın. Üçe kadar saydığınızda hamurdan parçalar koparın ve hamurlan elleriniz arasında yuvarlayarak yılanlar elde edin. 15 saniyenin sonunda hepsini yan yana dizin ve “Hangisi daha uzun?” diye sorun.

KOCA AYAK KİM?

Mutlaka kendi aranızda ayak boylarınızı karşılaştırıyor ve hanginizinki en büyük, en küçük ya da orta boyutta olduğunu belirliyorsunuzdur. Bu eğlenceli etkinliğe çocuklarınızı da dahil edin ve boyut farkını anlamalarını sağlayın. Bu yöntem çocuğunuza farklı ölçüm şekillerini öğrettiği gibi farklılıkları karşılaştırma imkanı da sağlar. İlerleyen zamanlarda bu aktiviteyi tekrar ederek çocuğunuzun ne kadar geliştiğini, ayağının eskiye göre daha da büyümüş olduğunu ona göstermiş olursunuz.

ADIM ADIM

Biryerle başka bir yer arasındaki mesafeyi kaç adımda gideceğini sorun. Örneğin bahçe kapısından apartman kapısına kaç büyük adımda ve kaç küçük adımda gideceğini sorun hatta birlikte ölçün.

ÖNEMLİ GÜNLER
Yıllık bir takvim kullanın ve çocuğunuzun bazı önemli günleri işaretlemesi için teşvik edin. Hatta işin içine biraz daha renk kalmak için stikerlar kullanabilirsiniz. İlerleyen günlerde, işaretlediğiniz yere ne kadar süre kaldığını sorabilirsiniz: "Doğum gününe kaç ay / hafta / gün kaldı?". Bu metot, çocuğunuzun zaman kavramını pekiştirdiği gibi sayma yeteneğini de pekiştirir. Ayrıca gün, ay, yıl gibi farklı zaman dilimlerini öğrenmesine de yardımcı olur.

KİRLİ ÇAMAŞIRLAR
Aynı boyutta İki havlu alın, yan yana yayarak birbirine eşit kenarları gösterin. Birini uzun kanarından, diğerinin ise kısa kenarından katlayarak hangisinin uzun olduğunu sorun.

Kitap önerisi:
ARKADAŞIM MATEMATİK

Arkadaşım Matematik kitabı, 5 yaş çocuğunun gelişim seviyesine uygun olarak yeni programa göre hazırlanmış. Alıştırmalar 5 yaş çocuklarının gelişim seviyesine ve algı düzeyine uygundur. Çocukların alıştırmaları daha severek yapmaları için çıkartmalı olarak hazırlanmış. Sempatik ve çocuk çizimine yakın farklı resimlemesiyle çocukların çok ilgisini çekecektir. Arkadaşım Matematik kitabında varlıkları sayma, varlık sayısı kadar belirtilen hareketi yapma, varlıklar arasında ilişki kurma, varlık sayısı kadar çizgi çizme, aynı ve farklı sayıda nesneleri eşleştirme, verilen belli sayıdaki nesnenin sembolü olan rakamı gösterme, rakama uygun sayıda nesne grubunu gösterme, l'den 5'e kadar rakamları tanıma ve yazma, 6-9 arası rakamları tanıma, daire, üçgen kare şekillerini tanıma ve çizme, gruplama, sıralama, Ölçme, grafik oluşturma ve yorumlama, örüntü oluşturma, nesnelerle toplama ve çıkarma, uzun-kısa, büyük-küçük, alçak-yüksek, yarım-tam, az-çok, sağ-sol, önde-arkada ve mekan vb. kavramlara yer verilmiş./ Zambak Yayınları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MUTLU VE BAŞARILI BİR OKUL HAYATI MÜMKÜN

14 yıldır devlet okulları ve özel okullarda, eğitim sisteminin müfredat çıkmazına kendini kaptırmadan yepyeni çözümler getirebilmiş cesur bir eğitimci Filiz Yıldırım... Farklı ve “verimli” bir eğitim sistemi oluşturan ve bunu sadece okul öğretimine değil hayatın kendisine uyarlayan bir ekol adeta... Kendisi ile eğitim sistemini ve anne-babaların çocuklarına nasıl yaklaşması gerektiğini konuştuk. - Uzun yıllar devlet lisesi, özel okul ve dershane gibi çeşitli eğitim kurumlarında eğitimcilik yaptınız. Bu süreçte, eğitim sisteminde ve kullanılan yöntemlerde ne gibi eksik ve yanlışlara tanık oldunuz? Belli cümleler var. Ezber cümleler... Onların üzerinden gideyim. Birincisi ve en büyük yanlış: “Her çocuk aynı şekilde öğrenir!” Yani öğretmen; “Zeki çocuk vardır, zekası geri çocuk vardır. Bir öğretmen dersi işler, konuyu kendi yöntemleri ile anlatır. Zeki olan anlar ve sınavdan 100 alır ama diğer öğrenci kadar zeki olmayanlar düşük puan alır. Düşük not alanların daha çok çalışması lazım”

ANNE OĞUL İLİŞKİSİNİ DENGELEMEK ÖNEMLİ

Annesinin eşinden ve kayınvalidesinden yakınmalarını çoğu kadın yıllar boyu dinlemiş, hatta dinlemekle kalmamış gözlemiştir. Sonra, kendisi evlenip çoluk çocuğa karışınca, çoğu kez bu yakınmalar daha doğrusu erkek egemen kültürün öğrettikleri, dayatmaları, ilkellikleri kendi hayatlarımızda gerçek olmuştur. Yani çoğumuz kocamızın ve kayınvalidemizin kadını ezen, kadını ikinci cins gören davranışlarına maruz kalmaktayız. Peki, bu kısır döngüyü kırmanın sadece ve de sadece sizin elinizde olduğunu biliyor musunuz? Bir kadın ve bir anne olarak “kraldan kralcı olmanın” lüzumu yok! Gelin erkek ve kız çocuklarımızı önce insan olarak yetiştirelim, erkek çocuklara “Sen kızdan üstünsün” demeyelim, davranışlarımızla... Ya da kız çocuğumuza ”Sen erkek kardeşinden aşağısın" demeyelim davranışlarımızla... Bizim gelinlerimiz eşlerinden ve kayınvalidelerinden sadece mutluluk ve özgürlük tadar olsunlar. Bunun için de de erkek çocuğunuza da tıpkı kız çocuğunuza rahatlıkla söylediğiniz gibi, “Hadi