Ana içeriğe atla

ÇOK EŞLİLİK MASALI...

Son zamanlarda sıkça duyar olduk “çok eşlilik” kavramını. Bazı araştırmalar çok eşliliğin ömrü bile uzattığını söylerken, toplumun büyük bir kesimi de bunu ahlaksızlık olarak nitelendiriyor. Peki çok eşlilik insanın doğasında gerçekten var mı, yoksa sadece erkekler mi buna meyilli? Çok eşliliğin yasallaşmasını isteyenlerin aklında neler yatıyor?..

Muhafazakâr aile danışmanı Sibel Üresin’in, büyük tepki çeken ''İmam nikahlı 2,3 ve 4. eş yasal olsun'' önerisinden sonra ülkemizde alevlenen çok eşlilik tartışmalarının yankıları Avrupa’ya kadar ulaştı. Haklarını oldukça geç elde eden Türk kadınları bu durumu yeniden kadının ikinci plana alınacağı yönünde yorumlarken, ülkelerinde eş bulma ümidini kaybeden bazı Avrupalı kadınların Türkiye’ye akın ettiği yönünde haberler bile yapıldı.

Hem Yaşam Koçluğu, hem de Aile ve Evlilik Danışmanlığı yapan Sibel Üresin, çok eşliliğin yasalaşması gerektiğini savunarak, “Zaten çok eşlilik var. Erkeklerin yüzde 85’i aldatıyor. Bu muhafazakâr kesimde “imam nikâhlı eş”, diğer kesimde “metres” adını alıyor” demişti.
Üresin’in bu önerisinin nedeni ise şöyle: “Erkek, bir başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. 4’üncü kadına kadar imam nikâhıyla evlenebilir. Ancak 2., 3. ve 4. eşler suiistimal ediliyor. “Boş ol” dendiği zaman kadın ortada kalıyor. Bu nedenle çok eşlilik yasallaşmalı. Yasanın çıkması demek, erkeğin malvarlığına ortak gelmesi demek. Çok eşlilik dinimizde var. Herkes yapamaz ama yapana “Niye yaptın?” diyemezsiniz, şirke girer. Kuran’da var.”

Oysa bugün ülkemizde sadece imam nikâhı ile yaşamak bir suç. Ancak Üresin bunun Müslümanlık’ta varolduğunu savunarak yine toplumun belli bir kesimine hitap eden ve anayasa ile bağımsız bir sonuca ulaşıyor. Zira ülkemiz laik bir sistemde yönetiliyor. Ancak yine de aşırı dinci ya da muhafazakar olarak nitelendirilen topluluklarda sıkça görülen bu durumda kadının haklarını koruyacak bir çalışmanın yapılması elbette doğru olabilir. Hoş bunun için zaten eskilerin “hükümet nikahı” olarak tanımladıkları “resmi nikah” var ve medeni kanun da bu nikahla oluşan evlilikleri ve dolayısı ile kadınların haklarını düzenliyor. Ancak bu sadece evlilik akdini de bağlamayabilir. Yani birlikte yaşayan çiftlerin de elbette birbirlerine karşı belli sorumlulukları ve kişisel haklları mevcut.

İşe dini olarak bakmak her ne kadar bize düşmese de bu konuda konuşan önemli din adamları da 4 eşin farz olmadığının ve o dönemde savaş nedeni ile kadın nüfusunun artıp erkek nüfusunun azalması nedeni ile yaşanması gereken bir süreç olduğunu vurguluyorlar.

“ALDATILMAKTANSA EŞİM ÇOK EŞLİ OLSUN!”
ABD’de de bu konuda yeni bir araştırma yapıldı. Buna göre, Amerikalıların çoğu, eşin aldatmasındansa, çok eşliliği daha “kabul edilebilir” olduğunu düşünüyor. Gallup şirketinin, “Amerikalıların en tartışmalı konuları” başlığı altında yaptığı araştırma sonuçları, Amerikalıların çoğunun, zinanın çok eşliliğe göre daha kötü olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Araştırmaya göre, ABD'lilerin yüzde 7'si zinayı “etik olarak kabul edilebilir”, yüzde 91'i “etik olarak yanlış” buluyor. Amerikalıların yüzde 11'i çok eşlilik için “etik olarak kabul edilebilir” derken, yüzde 86'sı “etik olarak yanlış” diye değerlendiriyor.

ÇOK EŞLİ ERKEKLER DAHA UZUN YAŞIYOR
Bu konuda yapılan araştırmalardan biri de Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO). Araştırmaya göre birden çok eşi olan erkeklerin daha iyi bakıldığını saptayan WHO raporundan “Çok eşli erkek yüzde 12 daha uzun yaşıyor” sonucu çıktı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) evlilik türleri ve yaşam biçimleri üzerine topladığı datayı inceleyen İngiliz Sheffield Üniversitesi araştırma görevlileri, çok eşliliğin yaygın olduğu toplumlardan gelen erkeklerin, tek eşlilere oranla yüzde 12 daha uzun yaşadığı sonucuna vardı. Rapora göre birden çok eşi olan erkeklerin daha uzun yaşama nedenleri birkaç eş tarafından bir taneye oranla daha iyi bakılmaları ve daha çok ilgi görmeleri. Bununla birlikte araştırmacılar, çok eşliliğin yaygın olduğu toplumlardaki erkeklerin uzun yaşamalarında, daha geniş bir aileden sorumlu oldukları için kendilerine daha iyi bakmalarının da etkili olduğunu belirtiyor.

YA ÇOK EŞLİ KADIN OLURSA...
Şimdiye kadar yazdıklarımızda genel kanı ve yorumlar çok eşli hayatı seçen erkeklere yönelikti. Aslında genel olarak çok eşlilik deyince insanların aklına çok eşli olan erkekler geliyor nedense. Oysa bu hak olacaksa elbette bu durum kadın için de düşünülmeli. Tabii çoğu insan bunun düşüncesine bile tahammül edemiyor. Ancak son zamanlarda hortlayan çok eşlilik tartışmalarının ardından tepkisini gösteren bir sanatçı işte tam da bu konuya parmak basıyor.

SANATÇININ TEPKİSİ BÖYLE OLUR
“Bir erkek dört kadınla evlenebilir” şeklindeki yorumlara, fotoğrafçı Niko Guido sanatıyla en vurucu yanıtı verdi. Guido, gelinlik giymiş bir kadını, üzerlerinde sadece külot bulunan dört erkekle fotoğrafladı.

21’inci yüzyılda böyle bir yaşam tarzının Türkiye’de tartışmaya açılmasını şaşkınlıkla karşıladığını söyleyen, fotoğraf sanatçısı Niko Guido, "Seçme ve seçilme hakkını Fransa ve İtalya’daki hemcinslerinden önce elde eden Türk kadını, böyle gerici bir konuyla gündeme getirilmeyi hak etmemektedir. Eğer eşitlik ilkesi Anayasamızda mevcutsa, çok eşlilik her iki cinsiyet için de gündeme getirilmelidir" diye konuştu.

ASIL KADIN NÜFUSU AZALIYOR!
Doğada her 100 kız çocuğuna karşılık 105 erkek doğuyor. İlk insandan beri değişmeyen bu oran, bazı doğal nedenlerden 104'e veya 106'ya 100 olabiliyor. Erkeklerin kadınlardan daha kısa yaşamaları ile de bu sayı eşitleniyor. Meseleye gerçekçi açıdan bakıldığında birebir örtüşen bir sistem mevcut. Ancak anne karnında çocuğun cinsetinin öğrenilmeye başlanmasından bu yana özellikle ataerkil toplumlarda kız çocukları daha doğmadan öldürülüyorlar. Bu durumda da doğal sistem bozuluyor ve uzmanlara göre insanlık kendi sonunu hazırlıyor.

Hindistan'da bugün her 100 kız çocuğa karşılık 112 erkek dünyaya geliyor. Kız çocukların tercih edilmediği ve tek çocuk politikası nedeniyle ailelerin sık sık kürtaj yoluna gititği Çin'de her 100 kız çocuğuna karşılık 121 erkek doğuyor. Bazı kasaba ve kentlerde bu oran 150'ye kadar çıkıyor.

Sonuçta çok eşlilikten bahsediyorsak durum kadının çok eşliliğine varacak gibi görünüyor. Ya da kadın nüfusunu azaltan zihniyetlerin bir oyunu olarak çok eşlilik erkeklerin egemen dünyasını daha da zenginleştirecek ve süsleyecek yepyeni projelerden biri olarak yeniden pazara sürülüyor.

Yasemin Yılmaz 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MUTLU VE BAŞARILI BİR OKUL HAYATI MÜMKÜN

14 yıldır devlet okulları ve özel okullarda, eğitim sisteminin müfredat çıkmazına kendini kaptırmadan yepyeni çözümler getirebilmiş cesur bir eğitimci Filiz Yıldırım... Farklı ve “verimli” bir eğitim sistemi oluşturan ve bunu sadece okul öğretimine değil hayatın kendisine uyarlayan bir ekol adeta... Kendisi ile eğitim sistemini ve anne-babaların çocuklarına nasıl yaklaşması gerektiğini konuştuk. - Uzun yıllar devlet lisesi, özel okul ve dershane gibi çeşitli eğitim kurumlarında eğitimcilik yaptınız. Bu süreçte, eğitim sisteminde ve kullanılan yöntemlerde ne gibi eksik ve yanlışlara tanık oldunuz? Belli cümleler var. Ezber cümleler... Onların üzerinden gideyim. Birincisi ve en büyük yanlış: “Her çocuk aynı şekilde öğrenir!” Yani öğretmen; “Zeki çocuk vardır, zekası geri çocuk vardır. Bir öğretmen dersi işler, konuyu kendi yöntemleri ile anlatır. Zeki olan anlar ve sınavdan 100 alır ama diğer öğrenci kadar zeki olmayanlar düşük puan alır. Düşük not alanların daha çok çalışması lazım”

ÇOCUĞUNUZA MATEMATİĞİ SEVDİRİN

Matematik sadece çocukların değil, biz yetişkinlerin de çoğunun sevemediği ya da zor bulduğu bir kavram. Okul yaşamında da en çok sıkıntı yaratan derslerin başında geliyor. Bu önemli ama bir o kadar zor konuya çocuğunuzu okul öncesi hatta bebeklik döneminden itibaren hazırlamanız ve matematiği sevmesinde pay sahibi olmanız mümkün. Okul öncesi dönemde matematik kavramının nasıl geliştiğini, alıştırma ve oyunları ve kaynak olarak kullanabiliceğiniz kitapları bu yazıda bulabilirsiniz. OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞU VE MATEMATİK Çocuğun matematik kavramını nasıl algıladığı, matematik kavramının ne zamandan itibaren öğrenilmeye başladığı ve matematik zekâsının gelişimi için sağlanabilecek destekler hakkında bilgileri Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Anahilim Dalı’ndan Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı Neslihan Avcı ve Hale Dere veriyor.. Matematikle tanışma doğumla başlamaktadır. Bebeklikte nesne devamlılığının kazanılmaya ve basit düzeyde neden-sonuç ilişkiler

ANNE OĞUL İLİŞKİSİNİ DENGELEMEK ÖNEMLİ

Annesinin eşinden ve kayınvalidesinden yakınmalarını çoğu kadın yıllar boyu dinlemiş, hatta dinlemekle kalmamış gözlemiştir. Sonra, kendisi evlenip çoluk çocuğa karışınca, çoğu kez bu yakınmalar daha doğrusu erkek egemen kültürün öğrettikleri, dayatmaları, ilkellikleri kendi hayatlarımızda gerçek olmuştur. Yani çoğumuz kocamızın ve kayınvalidemizin kadını ezen, kadını ikinci cins gören davranışlarına maruz kalmaktayız. Peki, bu kısır döngüyü kırmanın sadece ve de sadece sizin elinizde olduğunu biliyor musunuz? Bir kadın ve bir anne olarak “kraldan kralcı olmanın” lüzumu yok! Gelin erkek ve kız çocuklarımızı önce insan olarak yetiştirelim, erkek çocuklara “Sen kızdan üstünsün” demeyelim, davranışlarımızla... Ya da kız çocuğumuza ”Sen erkek kardeşinden aşağısın" demeyelim davranışlarımızla... Bizim gelinlerimiz eşlerinden ve kayınvalidelerinden sadece mutluluk ve özgürlük tadar olsunlar. Bunun için de de erkek çocuğunuza da tıpkı kız çocuğunuza rahatlıkla söylediğiniz gibi, “Hadi