Anne olmadan çok uzun zaman önce üzerinde çalıştığım konulardan biri anne-kız ve anne-oğul ilişkilerini dengelemek için ayrıca nelere dikkat edilmesi gerektiği idi. Anne olduktan hele de kız annesi olduktan sonra bu yazının kıymetini daha da çok anladım. İşin aslı annenin kız ve erkek çocuk arasında farklı dengelerde hareket etmesi gerektiği üzerine kurulu. Uzman Klinik Psikolog Virna Gülzari’den bu konu hakkında şu bilgileri aldım.
Anne-kız ilişkisi sanılanın aksine hiç de kolay değildir. Aynı cinsin bu yakın ilişkisi taklit, çatışma ve kabul edilmesi zor da olsa zaman zaman kıskançlıklarla sürer gider. Yakın ilişkiler özellikle aile içi ilişkilerde çatışmaların olması son derece normaldir. Çatışmaların varlığı tarafların ya da aradaki ilişkinin kötü olduğu anlamına gelmez. Ama çatışmaları sineye çekip değişime ve anlayışa yönelik yeni davranışlar geliştirilmezse, çok daha zor süreçlere girilir. İlişkilerde süregelen bir çatışma varsa, önce hatalı tutum ve davranışların ne olduğunun fark edilmesi gerekir. Üstü örtülmüş, konuşulmayan ve çözüme bağlanmamış olaylar zamanla birikir ve daha büyük çatışmalara yol açabilir.
KOŞULSUZ SEVGİNİZİ GÖSTERMEKTEN ÇEKİNMEYİN
İleri yaşlarda oluşabilecek fırtınalara dayanıklı olabilmesi için, bebeklik döneminden itibaren sıcak ve yakın bir ilişki kurmak, kız çocuklar için de çok önemlidir. Bebeklik döneminde şevkatle bebeği sık sık kucaklamak, sallamak, onunla konuşup şarkı söylemek çocuğun ona olan sevginizi içselleştirmesi için şarttır. Disiplin ve düzenden önce, bebeğin koşulsuz şartsız sevgiyi tanıması ve yaşaması öncelikli olmalıdır.
Özellikle 2-5 yaş arası kız çocuklar, cinsel kimliklerinin geliştiği dönemde, annelerinin etrafında çokça dolanırlar. Annenin yaptıklarını taklit eder, ona yardım etmek isterler. Bu dönemin kıymetini bilmek gerekir. Çünkü ilkokul yıllarında çocuklar daha çok dış dünyaya dönerek, yavaş yavaş ebeveynlerinden uzaklaşır. 2-5 yaş arasında ise, nasıl kız/kadın olunacağını, annelerini gözleyerek öğrenirler. Bu dönemde anneler kızlarının kendilerine yardım etmesini desteklemelidir.
Tabii, anne-kız rekabeti de bu dönemden başlar. Dişilerin kendi arasındaki rekabet!.. Kız çocukların babaya düşkünlüğü herkes tarafından bilinir. Baba üzerinden yaşanan rekabet, 3 yaştan sonra açık bir şekilde görülür. Babaların sıklıkla anneye ayıracak zamanı yokken, kızları için akan sular durabilir! Kız çocukları büyüdükçe ve ergenliğe girdikten sonra da kadınsı rekabet devam eder. Anneler yaşlanırken, kızları büyüyüp, gençliğin onlara sunduğu tüm güzellikleri doyasıya yaşarlar. Kabul etmesi zor olsa da, anneler de kızlarını kıskanır. Ve aynı şekilde kızlar da annelerini kıskanır.
REKABET TUZAĞINA DÜŞMEYİN!
Kızınızla rekabet tuzağına düşmeden, onunla arkadaş olmaya çalışın. Ancak arkadaş olacağım diye, anne olduğunuzu unutup ergen havalarına bürünmeniz de gerekmez. Anne-kız arasında nesil farkı vardır ve size iyi bir çözüm gibi görünen seçenekler ona saçma ya da işe yaramaz görünebilir. Dolayısıyla akıl vermek yerine, iyi bir dinleyici olun. Pek çok kere iyi bir dinleyiciye sıkıntısını anlatmak, çocuğun kendi çıkış yolunu bulmasına olanak sağlar. Her konuda sizinle konuşabileceği ve sıkıntıya düştüğünde yanında olacağınız güvencesini ona verin. Özellikle de cinsellik konusunda açık olun ve bu konuyu tabu ya da yasaklarla örtmektense, paylaşılabilir bir alan olarak sunun. Unutmayın, yasaklar ve cezalar insanı daha büyük yanlışlar yapmaya itebilir.
AŞIRI KONTROL UZAKLAŞTIRIR
Sağlam bir ilişki ve iletişim, sizin için önemli olan değerleri kızınıza aktarmanıza yardımcı olur. Ona ders vermek yerine, kendi deneyimlerinizi ve hatıralarınızı paylaşabilirsiniz. Ancak bu, onun da sizin gibi hareket edeceği anlamına gelmez. Anne-babalar çocuklarına kendi değer ve doğrularını öğretebilir, ancak onların ne şekilde davranacağını veya hangi yoldan gideceklerini belirleyemezler. Aşırı kontrol etmeye çalıştığınız taktirde çocuğunuz sizden uzaklaşacaktır.
ANNENİZLE YAŞADIĞINIZ ÇATIŞMALARI HATIRLAYIN
Anne-kız arası çatışmalar kuşaklar arası geçiş gösterebilir. Sizin annenizle geçmişte yaşadığınız çatışmalar (ki bunlar halen devam ediyor olabilir), kızınızla ilişkinizde devam edebilir. Bu tür çatışmalar genellikle bilinçdışı olduğu için fark edilmesi güçtür. Annenizde hoşlanmadığınız bir özelliği kızınızda aynen görüp, rahatsızlık duyabilirsiniz veya kendinizde hoşlanmadığınız bir yönünüzü kızınızda görüp, onu eleştirebilirsiniz. Kendinizde değiştiremediğiniz bir özelliğinizden dolayı kızınızı suçlamak haksızlıktır. Büyük olasılıkla o da bu özelliğinizi sizi gözleyerek öğrenmiştir. Kızınızdan değişmesini beklemek yerine; değişebiliyorsanız, kendi üzerinizde çalışıp, ona model olabilirsiniz. Değişemiyorsanız da, kendinizi ve kızınızı bu özelliğinizle de kabullenmeyi deneyin! İnsanın kendini koşulsuz şartsız kabulü, çevresindekileri kabulünü de kolaylaştırır.
CESARETLENDİRME VE ÖVGÜ
Anneler yukarıda birkaçını saydığımız nedenlerden ötürü sıklıkla kızlarına karşı eleştirel olabilirler. Ancak araştırmalar gösteriyor ki, cesaretlendirme ve övgü çocuklar için ceza ve kötülemeden çok daha motive edici. Olumlu yaklaşımlarınız, çocuklarınızın hayatta daha kolay yol almalarını sağlayacaktır.
ONA KENDİ HAYALLERİNİZİ YÜKLEMEYİN
Gerçekleştiremediğiniz hayalleri kızınızın gerçekleştirmesini beklemeyin. Onun kendi hayallerini kurma ve peşinden gitme özgürlüğü olsun. Kız veya erkek fark etmez, ancak aynı cinsiyetten olduğu için kızlar bu duruma daha sık maruz kalıyorlar. Oysa çocuklar, annelerinin uzantısı değildirler. Sizin yolunuzu seçmek, kızınızın sizden ayrı bir birey olmasını güçleştirir. Beklentilerinizi gerçekleştirememek ilişkinizi zedeleyebilir. Hayatın her birey için getirdiği onca yük varken; bir de anne-babanın gerçekleştiremediği hayallerin yükünü taşımak çocuğa haksızlık olur.
Kendine güvenli, ayakları yere basan, güçlü bir kız çocuğu yetiştirmek için; her şeyden önce ona inanın, güvenin ve daima destekleyici olun. Sadece başarılarında değil, başarısızlıklarında da yanında olduğunuzu hissettirin. Kadınlar üzerinde toplumsal baskıların halen çok yoğun olduğu bir ülkede yaşadığımız gerçeğini göz ardı etmeden; kızınızın engeller ve baskılar altında ezilmeden yola devam etmesi için onu cesaretlendirin.
Anne-kız ilişkisi sanılanın aksine hiç de kolay değildir. Aynı cinsin bu yakın ilişkisi taklit, çatışma ve kabul edilmesi zor da olsa zaman zaman kıskançlıklarla sürer gider. Yakın ilişkiler özellikle aile içi ilişkilerde çatışmaların olması son derece normaldir. Çatışmaların varlığı tarafların ya da aradaki ilişkinin kötü olduğu anlamına gelmez. Ama çatışmaları sineye çekip değişime ve anlayışa yönelik yeni davranışlar geliştirilmezse, çok daha zor süreçlere girilir. İlişkilerde süregelen bir çatışma varsa, önce hatalı tutum ve davranışların ne olduğunun fark edilmesi gerekir. Üstü örtülmüş, konuşulmayan ve çözüme bağlanmamış olaylar zamanla birikir ve daha büyük çatışmalara yol açabilir.
KOŞULSUZ SEVGİNİZİ GÖSTERMEKTEN ÇEKİNMEYİN
İleri yaşlarda oluşabilecek fırtınalara dayanıklı olabilmesi için, bebeklik döneminden itibaren sıcak ve yakın bir ilişki kurmak, kız çocuklar için de çok önemlidir. Bebeklik döneminde şevkatle bebeği sık sık kucaklamak, sallamak, onunla konuşup şarkı söylemek çocuğun ona olan sevginizi içselleştirmesi için şarttır. Disiplin ve düzenden önce, bebeğin koşulsuz şartsız sevgiyi tanıması ve yaşaması öncelikli olmalıdır.
Özellikle 2-5 yaş arası kız çocuklar, cinsel kimliklerinin geliştiği dönemde, annelerinin etrafında çokça dolanırlar. Annenin yaptıklarını taklit eder, ona yardım etmek isterler. Bu dönemin kıymetini bilmek gerekir. Çünkü ilkokul yıllarında çocuklar daha çok dış dünyaya dönerek, yavaş yavaş ebeveynlerinden uzaklaşır. 2-5 yaş arasında ise, nasıl kız/kadın olunacağını, annelerini gözleyerek öğrenirler. Bu dönemde anneler kızlarının kendilerine yardım etmesini desteklemelidir.
Tabii, anne-kız rekabeti de bu dönemden başlar. Dişilerin kendi arasındaki rekabet!.. Kız çocukların babaya düşkünlüğü herkes tarafından bilinir. Baba üzerinden yaşanan rekabet, 3 yaştan sonra açık bir şekilde görülür. Babaların sıklıkla anneye ayıracak zamanı yokken, kızları için akan sular durabilir! Kız çocukları büyüdükçe ve ergenliğe girdikten sonra da kadınsı rekabet devam eder. Anneler yaşlanırken, kızları büyüyüp, gençliğin onlara sunduğu tüm güzellikleri doyasıya yaşarlar. Kabul etmesi zor olsa da, anneler de kızlarını kıskanır. Ve aynı şekilde kızlar da annelerini kıskanır.
REKABET TUZAĞINA DÜŞMEYİN!
Kızınızla rekabet tuzağına düşmeden, onunla arkadaş olmaya çalışın. Ancak arkadaş olacağım diye, anne olduğunuzu unutup ergen havalarına bürünmeniz de gerekmez. Anne-kız arasında nesil farkı vardır ve size iyi bir çözüm gibi görünen seçenekler ona saçma ya da işe yaramaz görünebilir. Dolayısıyla akıl vermek yerine, iyi bir dinleyici olun. Pek çok kere iyi bir dinleyiciye sıkıntısını anlatmak, çocuğun kendi çıkış yolunu bulmasına olanak sağlar. Her konuda sizinle konuşabileceği ve sıkıntıya düştüğünde yanında olacağınız güvencesini ona verin. Özellikle de cinsellik konusunda açık olun ve bu konuyu tabu ya da yasaklarla örtmektense, paylaşılabilir bir alan olarak sunun. Unutmayın, yasaklar ve cezalar insanı daha büyük yanlışlar yapmaya itebilir.
AŞIRI KONTROL UZAKLAŞTIRIR
Sağlam bir ilişki ve iletişim, sizin için önemli olan değerleri kızınıza aktarmanıza yardımcı olur. Ona ders vermek yerine, kendi deneyimlerinizi ve hatıralarınızı paylaşabilirsiniz. Ancak bu, onun da sizin gibi hareket edeceği anlamına gelmez. Anne-babalar çocuklarına kendi değer ve doğrularını öğretebilir, ancak onların ne şekilde davranacağını veya hangi yoldan gideceklerini belirleyemezler. Aşırı kontrol etmeye çalıştığınız taktirde çocuğunuz sizden uzaklaşacaktır.
ANNENİZLE YAŞADIĞINIZ ÇATIŞMALARI HATIRLAYIN
Anne-kız arası çatışmalar kuşaklar arası geçiş gösterebilir. Sizin annenizle geçmişte yaşadığınız çatışmalar (ki bunlar halen devam ediyor olabilir), kızınızla ilişkinizde devam edebilir. Bu tür çatışmalar genellikle bilinçdışı olduğu için fark edilmesi güçtür. Annenizde hoşlanmadığınız bir özelliği kızınızda aynen görüp, rahatsızlık duyabilirsiniz veya kendinizde hoşlanmadığınız bir yönünüzü kızınızda görüp, onu eleştirebilirsiniz. Kendinizde değiştiremediğiniz bir özelliğinizden dolayı kızınızı suçlamak haksızlıktır. Büyük olasılıkla o da bu özelliğinizi sizi gözleyerek öğrenmiştir. Kızınızdan değişmesini beklemek yerine; değişebiliyorsanız, kendi üzerinizde çalışıp, ona model olabilirsiniz. Değişemiyorsanız da, kendinizi ve kızınızı bu özelliğinizle de kabullenmeyi deneyin! İnsanın kendini koşulsuz şartsız kabulü, çevresindekileri kabulünü de kolaylaştırır.
CESARETLENDİRME VE ÖVGÜ
Anneler yukarıda birkaçını saydığımız nedenlerden ötürü sıklıkla kızlarına karşı eleştirel olabilirler. Ancak araştırmalar gösteriyor ki, cesaretlendirme ve övgü çocuklar için ceza ve kötülemeden çok daha motive edici. Olumlu yaklaşımlarınız, çocuklarınızın hayatta daha kolay yol almalarını sağlayacaktır.
ONA KENDİ HAYALLERİNİZİ YÜKLEMEYİN
Gerçekleştiremediğiniz hayalleri kızınızın gerçekleştirmesini beklemeyin. Onun kendi hayallerini kurma ve peşinden gitme özgürlüğü olsun. Kız veya erkek fark etmez, ancak aynı cinsiyetten olduğu için kızlar bu duruma daha sık maruz kalıyorlar. Oysa çocuklar, annelerinin uzantısı değildirler. Sizin yolunuzu seçmek, kızınızın sizden ayrı bir birey olmasını güçleştirir. Beklentilerinizi gerçekleştirememek ilişkinizi zedeleyebilir. Hayatın her birey için getirdiği onca yük varken; bir de anne-babanın gerçekleştiremediği hayallerin yükünü taşımak çocuğa haksızlık olur.
Kendine güvenli, ayakları yere basan, güçlü bir kız çocuğu yetiştirmek için; her şeyden önce ona inanın, güvenin ve daima destekleyici olun. Sadece başarılarında değil, başarısızlıklarında da yanında olduğunuzu hissettirin. Kadınlar üzerinde toplumsal baskıların halen çok yoğun olduğu bir ülkede yaşadığımız gerçeğini göz ardı etmeden; kızınızın engeller ve baskılar altında ezilmeden yola devam etmesi için onu cesaretlendirin.
çok faydalı bir yazı. benim gibi kız çocuğu büyüten annelere tavsiye ederim.
YanıtlaSilTEŞEKKÜR EDERİM BİLGEN'CİM :)
YanıtlaSil